inceleyin

Girişimci 15 Mayıs 2020

GİRİŞİMCİ / ENTREPRENEUR

Sina Afra

Tiko & Markafoni Kurucusu VE CEO’SU, Girişimcilik Vakfı YK Başkanı

 

“Yabancı Yatırımcı İlgisini Yeniden Çekmemiz Lazım”

 

Türkiye’de bugün 3 bin ila 3 bin 500 start-up olduğunu söyleyen Sina Afra, sayının 7-10 bin olması gerektiğinin altını çiziyor. Finansman ihtiyacı karşılandığında start-up yatırımların sayısının artacağını belirten Afra, Getir’in aldığı yatırımın yurtdışındaki yatırımcıların Türkiye ilgisini artıracağını düşünüyor. Afra’nın diğer bir beklentisi ise 2021 yılına kadar Türkiye’de ilk unicorn haberlerini duyacağımız yönünde.

Dünyada, girişimcilik ekosistemleri krizlere daha dirençli ve değer odaklı bir ekonominin yaratılabilmesi için olmazsa olmaz olarak görülüyor. Türkiye için de girişimcilik çok önemli. Çünkü Türkiye ekonomisinin büyümeye devam etmesi, genç nüfusa istihdam yaratılması ve teknoloji alanında yenilenme için start-up ekosisteminin büyümesi şart. Bu bilinçle hükümet nezdinde stratejik plan ve teşvik programları da oluşturuldu. Peki bugün Türkiye’deki start-up ekosistemi hangi noktada? Türkiye’de start-up ekosistemini en iyi anlatabilecek kişilerden biri olan Sina Afra’yla bu konuda konuştuk.

Çünkü bugüne kadar pek çok girişime imza atan Sina Afra’nın yatırımcı şapkasıyla da farklı start-uplara yatırım yaptığını biliyoruz.

Afra’nın bu alanda bir başka şapkası daha var. Bir girişimcilik ekosisteminin kalitesinin bu alandaki kültür ve bilgi birikiminin varlığıyla arttığını düşünürsek bu şapkası oldukça önemli. Afra, girişimcilik kültürünün yaygınlaşması ve girişimciliğin gençler arasında bir kariyer seçeneği haline gelmesi amacı ile çalışan Girişimcilik Vakfı’nın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı.

Afra bu üç şapkasını ayrı ayrı takarak, High-Tech okuyucuları için hem start-up ekosisteminin bugünkü durumuyla ilgili bilgi verdi, hem de geleceğiyle ilgili beklentilerini paylaştı.

 

Türkiye’de bugün start-up ekosisteminin büyüklüğü nerelere ulaştı?

Türkiye’de start-up ekosisteminin geçmişi çok da eski değil. Ben büyüklüğünü tarif edebilmek için Türkiye’de yüksek etkisi olan teknoloji girişimleri yani start-up’ların sayısına bakıyorum. Böyle baktığımızda tahminen Türkiye’de 3 bin ila 3 bin 500 start-up olduğunu görüyoruz. Bunlar içinde bildiğimiz büyükler de var, hiç bilmediğimiz küçük şirketler de.

Peki bu sayı Türkiye için yeterli mi?

Bu nüfusu 80 milyon olan bir ülke için iyi bir sayı değil. Gideceğimiz çok yol var. Örneğin, İsrail’in Tel Aviv şehrinde 5 bin start-up var. Şehrin nüfusunun 700 bin olduğunu belirteyim. Sadece Berlin’de 2 bin - 2 bin 500 start up var. Tüm Almanya’da ise 8 bin start-up olduğunu tahmin ediyorum. 

 

Türkiye’de hali hazırda var olan start-up sayısının düşük olma nedeni size göre nedir?

Bir sürecin içindeyiz. 10 sene önce bu rakam 700-800’dü. Gitmemiz gereken yer 7 bin - 10 bin dolayı. O yoldayız bence.

 

Yeni start-upların kurulup bu sayının artması için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Girişimcilik Vakfı’na yılda 120 bin genç başvuruyor. Bu sayı girişimciliğe olan merakı gösteriyor. Bu 3 bin 500 sayısının artması için meraklı girişimcilerin olması lazım. Tabii kurulan start-upların yatırım bulabilmeleri de önemli bir mevzu. Geçen yıl Türkiye’ye 100 milyon dolar civarı yatırım gelmiş örneğin. Bu şirket başına böldüğünüzde aslında çok küçük. Kısacası Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin büyümesi için en önemli şey finansman sağlanması. Bunu ikiye ayırıyorum. Bir bunun devlet tarafı var; fonların fonu, vergi muafiyetleri, hibeler… Orada Türkiye inanılmaz bir iş yapıyor. Bu anlamda bir sıralama yapsak İsveç, İsrail ile birlikte ilk üçte yer alır. Devlet üzerine düşeni yaptı ve yapıyor.  İkincisi özel sektör. Özel sektöre baktığımızda, bildiğiniz gibi şu anda 12-15 tane Venture Capital (Risk sermayesi) şirketi var. Kağıt üstünde 300-400 tane melek yatırımcımız var ki, son üç senede kimler yatırım yapmış diye baktığımızda hep aynı 7-10 isim karşımıza çıkıyor. Bir iki tane de private equity şirketi var. Dönün dünyaya bakın; Almanya’da risk sermayesi şirketi sayısı 200’e yakın, binlerce melek yatırımcı var. Bu finansman tarafı Türkiye’de de geliştiğinde start-up yatırımların sayısı artacaktır.

 

Peki finansman tarafı nasıl gelişebilir Türkiye’de?

Yurtdışındaki VC ve melek yatırımcıların tekrar yatırım yapmasının sağlaması lazım. Örneğin, 2011 sektörün altın senesiydi. 2011’de her hafta bir yabancı fon bizi davet ediyordu. 2013 sonrası onlar azalmaya başladı. O zamandan sonra darbe, seçim, devalüasyon gibi ilginç dönemden geçtik ve VC’lerin ilgisi düştü. Son beş yılda yabancı tarafında çok sığ kaldık. Ama bu yıl Getir’in aldığı yatırımı çok önemli görüyorum. Çünkü herhangi biri değil, Silikon Vadisi’nin önemli yatırımcısı Sir Michael Moritz liderliğindeki bir grup yatırımcıdan aldı yatırımı Getir. Bunu gören diğer yatırımcılar ve fonlar Türkiye’deki fırsatlara biz de bakalım diyeceklerdir.

 

Türkiye’de 2020 ve sonrasında girişimcilik ekosistemiyle ilgili beklentiniz nedir?

Sıradışı siyasi olayların olmayacağını düşünürsek Getir’in aldığı yatırımın ekosisteme çok yararlı olacağını düşünüyorum. Yurtdışındaki yatırımcının da gardı düşecek. Ve ben Türkiye’ye bu sene gelecek yatırımların iki nedenden dolayı yükseleceğini düşünüyorum. Türk şirketler idari merkezlerini yurtdışına taşıma konusunda çok hızlılar ve çok yol katedildi bu konuda. Yabancı yatırımcı İstanbul’a değil Lüksemburg’a yatırıyor parayı ama para buraya gelecek. İkincisi bir güzel haber her şeyi değiştiriyor. Bir de hiç beklemediğimiz bir fintech bizi şaşırtan bir değerleme ile yatırım alırsa bu diğer fintech start-upların önünü açar. Ben gaming alanındaki start-upların önünün açık olduğunu düşünüyorum zaten. Melek yatırımcıların yatırımlarını ise iyi exit olanakları görmesi artırır.

 

 

 

Yatırım ve Girişimde Zamanlama Çok Önemli

 

Bugüne kadar 18 şirket kuran Sina Afra, bunların 12’sini sattığını, 4’ünün battığını, 2’sinin ise devam ettiğini söylüyor. Afra’nın 35 şirkette de yatırımı bulunuyor. Bunların 18-19’u 6 farklı ülkede, gerisi Türkiye’de.  Afra “‘Bana geçmişe dönüp hangisini başarıyla satacaksın, hangi yatırımını riskli görüyorsun’ diye sorsanız bunların olacağını söyleyemezdim. Çünkü yatırım yaparken analiz yapıyorsun ama şans faktörü çok önemli” diye konuşuyor. Afra, yatırımcı ve girişimcilere önerilerini ise şöyle anlatıyor:

“Ne kadar ekip, ya da iş süreçleriniz doğru olsa da bir girişim için en önemli şey zamanlama. Aynı şekilde yatırım içinde önemli nokta zamanlama.  Yatırım yaptığınız zaman ya da exit zamanınızı iyi belirlemek çok önemli. Ben yatırım yaparken ayrıca ekibin işe ne kadar adandığına da bakıyorum. İşinden ayrılmada şirket kurup yatırım arayana inanmıyorum. Yatırımcı tarafında yapılan bir başka hata ise, çevresinde aklına güvendiği insanların sözleriyle yatırım yapmaları. Zamanında Nevzat Aydın, Emre Kurttepeli ve ben bir şirket kurmuştuk, tişört üretiyorduk. Herkes bunlar yaparsa en iyisini yapar dedi ama muhteşem batmıştık. Dolayısıyla herkesin yanılabileceğini gözden kaçırmasınlar ve her şeyi sorgulasınlar.

Girişimciler de yatırımcı ile görüştükten sonra yatırımcının daha önce yatırım yaptığı girişimcilerle mutlaka konuşsunlar. Zor durumda arkanızda duracak mı, sözünde duruyor mu bunlar çok önemli.”

 

 

 

Girişimcilik Vakfı’nın Etki Alanı Daha da Genişleyecek

 

Sina Afra, girişimciliğin toplumdan beslenerek büyüyen ancak topluma aynı oranda geri verdiğinde yaygınlaşan bir olgu olduğunu düşünüyor. İşte bu nedenle Afra, 2014 yılında Girişimcilik Vakfı’nı, girişimcilik kültürünü ülkede yaymak amacıyla kurdu. Vakıf, her yıl seçtiği üniversite öğrencilerine Türkiye’nin en yüksek kesintisiz bursunu veriyor. Daha da önemlisi her dönem seçilen 100 aday iki yıllık bir programdan geçiyor ve bu süre zarfında hem Türkiye hem de dünyadaki girişimci ekosistemini yakından tanıma ve network oluşturma fırsatı buluyorlar. Geçen dönem bu programa 120 bin kişinin başvurduğunu söyleyen Sina Afra, başvuru sayısının her yıl daha da artmasını sağladıkları deneyim fırsatından kaynaklandığının altını çiziyor. Girişimciliğe ilginin artmasında Endeavor ve Girişimcilik Vakfı gibi kurumlar ve rol modeller sayesinde arttığını dile getiren Afra 3 büyük exit olsa girişimciliğin Türkiye’de patlayacağı görüşünde. Peki Girişimcilik Vakfı’nın bağışçıları dışında nasıl bir gelir modeli var? Afra bu konuda şunları söylüyor:

“Gelirlerimizin büyük bölümü büyük şirketlerle yaptığımız ortak projelerden geliyor. İş Bankası, Allianz, Otokoç gibi birçok şirketle proje yapıyoruz. Girişimciliği geliştirmek için farklı kurgular da ürettik. Bolu şehriyle 5 senelik ‘Bir şehirde girişimcilik kültürü nasıl artırılır’ diye bir program hayata geçiriyoruz. Bu program başarılı olur 30 orta ölçekli şehre uygulanırsa sonuçları bir düşünün.

Türkiye’nin bir mülteci sorunu var. Gelenlerin çoğunun geri dönmeyeceğine inanıyorum. Eğer entegre olmazlarsa Pakistan gibi olabileceğimizden korkuyorum ki bu toplumsal bir tehdit. Girişimcilik vakfı olarak ne yapabiliriz diye baktık ve her sene mülteci kampında girişimci olmak isteyenlere yarışma açmaya başladık. Kazananları Amerika’ya gönderiyoruz. Bunun dışında Android Akademi yapıyoruz. Bugün Türkiye’de 8 bin 500 bilgisayar mühendisi var. Sayının 50 bin olması gerekiyor. Google ile iş birliği yaparak her yıl 800 kişiye bedelsiz online Android eğitimi vereceğiz. Bir yıl sürecek eğitimlerin ardından Türkiye’nin yazılımcı kapasitesini yüzde 10 artırma hedefimiz var. Önümüzdeki 4-5 senede vakfın etki alanının daha çok büyüyeceğine inanıyorum.”

 

 

 

4 Adımda Girişimcilik Tüyoları

 

ORJİNAL FİKİRLİ START-UPLARIMIZ VAR MI?

Orijinal girişim fikirleri daha çok İsrail ve İsveç’ten çıkıyor ilginç fikirler. Amerika’da sermaye bol, diğer iki ülkede ise iç pazar küçük, o yüzden globale oynayacak fikre ihtiyaç var.

 

GİRİŞİMCİ YAŞI NE OLMALI?

Bakıldığında en başarılı girişimciler istisnalarıyla 40 yaş üstü. Dünyada onlar daha başarılı dünyada. Tabii KFC’nin kurucusu gibi yaşı 60 olan başarılı girişimciler de var, Facebook’un kurucusu gibi 20’lerinde başarılı olanlarda. Ama bu noktada şunu söyleyebilirim ki, üniversite çağlarında girişimcilikte şanslarını denemeleri muazzam bir fırsat. 35 yaşında girişimci olmak daha zor ve riskli.

 

ON SENE ÖNCE VE BUGÜN

10 sene öncenin 20 yaşıyla bugünün arasında çok fark var. Bugünün 20 yaşı dünya ile entegre. 10 sene önce hep kim daha büyük exit yaptıysa o başarılı derdim. Şimdi büyük exit yapması yetmiyor başarılı demem için. Sonrasında topluma ne verdi diye bakıyorum.

 

GİRİŞİMCİNİN HAYATI

Girişimcinin hayatında risk ve başarısızlık hep oluyor. Girişimcilik bir hayat seçimi. 9-6 yapılacak bir iş değil. Kötü bir gününüzde ofise gitmeyebilirsiniz ama maaşınızı ay sonunda alırsınız ama girişimci olduğunuzda 3 ay sonrasını göremezsiniz. Ama bir kez başarıyı tattığınızda da kurumsala yeniden geçmek çok zor.